Anne karnında bebek ve anne birdir, aralarında simbiyotik bir ilişki vardır. Simbiyotik ilişki bebeğin hayatta kalabilmek için anneye bağlı olma halidir; bu dönem bebek iki yaşına gelinceye kadar sürebilir. Gebelikte bebek annenin bedeninin bir parçasıdır. Bebek doğum sonrası da kendi bedenini, annenin bedeninin bir parçası olarak algılamaya devam eder. Adeta bedenleri iç içe geçmiş gibidir. Bebek ile anne aynı havayı ve suyu paylaşırlar.
Plasentanın bebeği her şeye karşı koruduğu bilgisi tartışmalıdır. Tüm bu simbiyotik ilişki düşünüldüğünde annenin duygusunun bebeğin duygusu olduğunu, annenin stresinin bebeğin stresi olduğunu tahmin ediyoruz. Dr. Michael Liberman 1970’de sigara içen anneler üzerinde yaptığı araştırmada, anne sigarayı içmese dahi, sigarayı düşündüğü anda artan kalp ritminin, anne karnındaki fetüsü rahatsız ettiğini göstermiştir. Bu rahatsızlık plasentadan geçen oksijen oranını azaltır. (Liberman, 1970) Burada sorun ebeveynin sigara içmesi ve böylece çocuğa fizyolojik zarar vermesi değildir, fetüs bu rahatsızlık duygusunun ne zaman geleceğini ve bununla nasıl baş edeceğini bilemez. Dolayısıyla fetüs açısından psikolojik bir rahatsızlık da ortaya çıkabilir.
Fetüs açısından anne karnında oluşan olumlu deneyimlerden biri konuşmadır. Miami Üniversitesinde pediatri profesörü olan Dr. Truby bebeklerin altı aylık olduktan sonra rahimde duydukları sesler doğrultusunda hareket ettiklerini ortaya koymuştur. Dr. Alfred Tomatis bir psikolinguistik profesörüdür. Odile adında otistik bir danışanından söz eder. Odile ile ilk karşılaşmalarında Odile duyduğuna dair bir tepki vermemekte ve konuşmamaktadır. Tomatis Odile’i görmeye devam ettikçe Odile duymaya tepki vermiş ve hatta konuşmaya başlamıştır. Fransız aile İnglizce konuştuklarında kızlarının iletişime açık olduğunu gözlemlemişlerdir. Merak ettikleri konu ise Odile’in İngilizceyi nerede öğrendiğidir çünkü evde konuşulan dil Fransızca’dır. Dr. Tomatis, aile ile görüşünce annenin gebelik döneminde İngilizce konuşulan bir ofiste çalıştığını öğrenmiştir. Yani Odile, İngilizce ile anne rahminde tanışmıştır. (Verny, 1982) Bu araştırmalar anne karnında öğrenmenin başladığına dair önemli bir bilgi sağlamaktadır. Bebekler anne karnındayken duyarlar, hissederler. Rahimde büyüyen fetüs öğrenen, akıllı, canlı, kaydeden bir varlıktır.
1995 yılında Groome ve arkadaşları tarafından yapılan bir araştırmada 18 gebe kadının kaygı düzeyleri ile fetal davranış arasındaki ilişki incelenmiştir. Kaygı skorları yüksek olan annelerin fetüslerinin uykuda daha uzun zaman geçirdikleri ve daha kısıtlı beden hareketleri yaptıkları gözlenmiştir. (Groome ve ark 1995) Bu veriler annenin hamilelik sırasında yaşadığı kaygı ya da diğer duygu durum değişimlerinin bebeğin davranışları üzerindeki etkiyi göstermiştir.
Bebek açısından diğer olası travma yaratabilecek müdahaleler; annenin epidural anestezi alması, uzun ve zorlu bir doğumun sürecinin gerçekleşmesi, doğumda suni oksitosin kullanılması, forseps ile bebeğin çıkarılması, omuz distosisi, makrozomi, düşük Apgar skorları, doğumda mekonyum varlığı ve hatta bebeğin mekonyum yutması da sayılabilir.
Коментарі